En kıymetli varlıklarımız annelerimiz öyle değil mi? Bize canından can veren,bizi karşılık beklemeden seven , kaç yaşında olursak olalım başımız sıkıştığında herkesten önce koşan, hakkını asla ödeyemeceğimiz yüce varlıklarımız.
Başta, genç yaşında eşini kaybeden, kardeşimle beni binbir fedakarlıklarla büyüten çok sevgili anneciğim olmak üzere ,şimdiden bütün annelerimizin ,anne adaylarımızın ve anne olmayı çok isteyenlerin anneler gününü kutluyor hepinizi öpüyorum.
Bu çalışmamı da şık olmayı seven bütün annelerimize hediye ediyorum.
Hepinize kucak dolusu sevgiler.
Akaretler’in yenilenen yüzünün bıçak gibi kesilip, lastikçi ve parkecilerin başladığı yerde güzel bir şeyler bulabilme ihtimali, cuma akşamı Bebek’te bedava park yeri bulma ihtimalinden daha düşük.
Sıdıka bu durumda çölde bir vaha gibi kalıyor. Kapıdan adımınızı atar atmaz bambaşka bir havayı solumaya başlıyorsunuz. Dışarıyla bağınızı tamamen kesmek için pencere kenarından ziyade ortalara doğru oturmaya bakın zira manzara namına pek iç açıcı bir şey yok. İçerisi Avrupa’daki mahalle brasserie’lerini anımsatacak tarzda samimi döşenmiş. Desenli vintage taş parke, kırmızı deri kaplı ‘L’ kanepe, ahşap masa, sandalye ve dolaplar, buzlu camdan karpuz avizeler çaktırmasa da mekânın asıl iddiası balık ve meze üzerine. Menüde
olanlar fiyatlarıyla birlikte girişteki kara tahtanın üzerinde yazılı. Beyaz peynir, fıstıklı peynir (kesinlikle denemelisiniz, nefis!), fava, közlenmiş patlıcan, börülce, ahtapot salatası, balık salatası, levrek marine, kuru domatesli levrek, taze börülce, lakerda, marul dolma, kavun, karides söğüş, köz biber, zeytin dolma, deniz börülcesi, kaya koruğu gibi mezeler ve otlar Cunda lokantalarında donatılan sofraları aratmamakta. Zaten mekânın sahibi Sıdıka Hanım ilhamını oradan almış. Ara sıcak olarak kalamar tava, tereyağda karides (güveç içinde pişirilip sunuluyor, suyuna ekmek banarak bile doyabilirsiniz) ve balık böreği mevcut. Balık çeşitleri de enfes, yine de iyot kokusu alamamanın, yakınlarda bir mavilik görememenin eksikliğini hissediyorsunuz. Balıkla arası iyi olmayanları mutlu edecek kadar alternatif de barındırıyor Sıdıka; sekiz çeşit salata, dört çeşit makarna, dört çeşit de et yemeği günün her saati sipariş edilmeye hazır bulunmakta. Rakı, bira ve şarap seçenekleri de oldukça yeterli durumda.
Adres: Şair Nedim Cad. Akaretler Beşiktaş İstanbul
Telefon: (212) 2597232
Eating Box, Etiler'de yeni açılan, hem rahatlığı hem de yemekleri açısından tatmin edici bir mekan. Eating Box adı mekanın küçüklüğünden dolayı düşünülmüş, ufak bir alanda hem yemek yenilmekte, hem plazma TV izlenmekte, hem de müzik dinlenmekte.
Dekorasyon en ince ayrıntısına kadar işletmeci Kubilay Bey tarafından düşünülmüş. Turuncu ve mor renkte koltuklar, ortadaki dar bölmenin arkasında plazma TV ve uzun bir bar masasıyla sandalyeleri var. Sürekli yüksek sesli müzik çalıyor. Menü Dünya mutfağından
tabaklardan oluşuyor, et, salata, hamburger seçenekleri çoğunlukta. İçecek olarak şarap, bira, votka, viskinin çeşitlerini bulundursa da asıl olarak şaraba önem verilmekte. Eating Box’ın öğle saatleri hayli ağır misafirleri ağırlamakta. Üst düzey iş yöneticileri yemeklerini burada yemeyi tercih etmekte. Doğumgünü ya da parti programları için düşünülebilecek yerlerden birine Eating Box’ı ekleyebilirsiniz.
Adres: Ahular Sokak No:11 Etiler İstanbul
Telefon: (212) 358 15 06
Adını Asya'da yetişen yılın on iki ayı yeşil kalan bir bitkiden alan "Leea", iş çıkışında bir kaç kadeh içki için uğrayabileceğiniz, alışverişten sonra kahve keyfi yaşamak isteyenlerin de uğrak mekanlarından biri.
Sade şıklığı ile dikkat çekmekte ve konuklarını rahat edebilecekleri bir atmosferde ağırlamakta. Fransız ve İtalyan ağırlıklı olmak üzere dünya mutfağının en seçkin lezzetlerini konuklarına sunan Brasserie Leea deniz mahsulu ürünleri ile de dikkat çekmekte. Leea, aynı zamanda hafif bir şeyler yemek isteyen konukları için de birbirinden lezzetli salatalar sunmakta.
Adres: Abdi İpekçi Cad. No:7/2 Nişantaşı İstanbul
Telefon: (212) 234 79 79
Izgara Sebzeli Buğday Salatası
- 210 gr. (1 cup) aşurelik buğday
- 2 adet orta boy patlıcan
- 2 adet orta boy kabak
- 2 adet kırmızı dolmalık biber
- 1 adet küçük kırmızı soğan
- 1 diş sarmısak
- Çeyrek demet, taze maydanoz
- Çeyrek demet, taze nane
- 1/2 limonun suyu
- Sızma zeytinyağı
- Tuz ve taze öğütülmüş karabiber
- Aşurelik buğdayı yıkayın. Bir tencerenin içine koyun ve üzerini geçecek kadar su doldurun. Orta ateşte 30-35 dakika, buğdaylar yumuşayana kadar pişirin. Süzdürün ve genişçe bir salata kasesinin içine yerleştirin.
- Parlıcanları 5 mm.'lik dilimler halinde halka halka kesin. Tuzlu suyun içinde bir saat kadar bekletin. Elinizle sıkarak suyunu süzdürün. Üzerine arkalı önlü zeytinyağı sürün ve iyice ısınmış ızgara tavasında ızgara yapın.
- Kabakları da aynı şekilde dilimleyip, yağlayın ve ızgara tavasında kızartın. Biberleri ortadan ikiye kesin. İçindeki tohumları çıkartın ve hafifçe yağlayarak ızgara yapın.
- Izgara yaptığınız bütün sebzeleri, soğanı, sarmısağı ve yeşillikleri küçük küçük doğrayın. Önceden haşladığınız buğdayla karıştırın. Üzerine limon suyunu ve zeytinyağını gezdirin. Tuzunu ve biberini ayarlayıp, servis yapın.

Neyse, lafi dolandirmayayim.. Annem mantilari acarken ben de iclerini koyup kapatirdim. Annem sikilirdi onlari kapatirken tek tek cunku.. Kayserili olan ablamin bir arkadasinin annesi ogretmisti bana ilk olarak nasil kapatacagimi (o yuzden gururla kayseri mantisi yapiyorum diyebiliyorum :) ). Kanada'da arkadaslarla canimiz manti istediginde (acar miyim acamaz miyim tereddut ederek) denemeye karar verdim.. Sonuc basarili.. Yapinca bol bol yapip, kalanlari da buzlukta once tek tek dondurup sonra posetlemeye basladik. Canimiz ne zaman manti cekse, sikintisini yasamadik yani hic. Hatta Turk Gecesi icin (110 kisilik davet menusunden bahsetmistim biraz) kolay olur diye manti yapalim demistik. Ama once bir deneme yaptik evde. 8 kisilik manti ne kadar surede kac kisinin emegi ile yapiliyor diye.. 4 kisi (ben, bahar, nimet ve orcun) tam 2 saatte o kadar manti yaptik (porsiyonlari buyuk tuttuk) ve sonra aklimiz basimiza geldi nihayet de vazgectik super fikrimizden :)
Buyrun tarifi burada, bence cok zor degil.. En azindan dusundugunuz kadar zor degil.. Afiyet olsun simdiden..
(4 kisilik)
Malzemeler:
Hamuru icin:
3 su bardagi un
1 adet yumurta
1 kahve fincani su
1 cay kasigi tuz
Ici icin:
250-300 gr kiyma
1 adet ince kiyilmis sogan
4-5 dal maydanoz, ince ince kesilmis
tuz, karabiber
Uzeri icin:
1/2 kg yogurt
2 dis sarimsak, ezilmis
5 yemek kasigi siviyag (ya da tereyagi)
1 yemek kasigi biber salcasi
1 cay kasigi pul biber
Haslamak icin: 8 bardak su, 2 cay kasigi tuz
Yapilisi
1) Tencereye un elenir, ortasi acilir, kalan malzemeler eklenir. Sikica bir hamur elde edilir. Yumusak olursa kolay acamazsiniz. ustu kapali olarak 20-30 dakika dinlenmeye birakilir.
2) Kiymaya ince dogranmis sogan, maydanoz, tuz ve karabiber eklenir, yogurulur.
3) Hamur 3 parcaya ayrilir, unlanarak bicak sirti kalinliginda acilir. 1.5 cm kalinliginda seritler kesilir, sonra onlardan da 1.5 cm genisliginde kare parcalar elde edilir. (daha kucuk isterseniz o da yapilabilir, malum bir kasiga 40 tane sigmazsa evde kalirsiniz :) )
4) Her birine yeterince ic malzemeden koyulup istenen sekillerde kapatilir.

6) Tavaya yag konulur, eritilir. salca ve cok az su ilavesi yapilarak homojen bir karisim edilir.
7) Servis tabagina once mantilar, ustune sarimsakli yogurt ve en uste de salcali yagdan dokulur. Istege bagli olarak nane, sumak, pul biber ile suslenebilir. (benim favorim nane)
Afiyet olsun tekrar..

Alirken avokadonun renginin kopkoyu yesil ya da siyah olmasina dikkat edin, dokundugunuz zaman biraz yumusak olmali, semsert degil. Yoksa henuz olgunlasmamistir meyve ve hemen kullanamazsiniz. Evde 3-4 gun kadar beklerseniz yumusayacaklardir. Ben alirken olgununu alip hemen kullaniyorum, beklemeye hicbir zaman pek tahammulu olmayan biriyim :) Alttaki fotograflarin ilkinde olgunlasmis, ikincisinde dalda henuz olmamis bir avokado var. Yardimci olurlar belki.
Avokado Salatasi
Malzemeler
2 avokado
1 kutu ton baligi konservesi (catalla ezilmis)
½ kutu misir konservesi
½ cay bardagi kadar dogranmis aci biber tursusu
1 yemek kasigi mayonez (eklemeseniz de olabilir zaten avokado yeterince yagli)
2 dal yesil sogan (ince dogranmis)
Arzu edilirse salatalik tursusu da eklenebilir.
Yapilisi
Once avocadolar yikanir ve ortadan (boylamasina) ikiye ayrilir (bastan basa bicakla kestikten sonra endinize cekmek yerine, iki yariyi ters yonlerde cevirin, goreceksiniz ki hemen ayrilacaklar). Cekirdek bir yarida kalacaktir. Cekirdegin ustune keskin bir bicak batirin ve kendinize dogru bicagi cekin. (cok duzgun ayirmaniza gerek yok aslinda bu sekilde olmazsa, cekirdeginin kenarindaki meyveyi de bicakla alabilirsiniz) Cekirdeklerini cikardiktan sonra, meyveyi kabugundan ayirin. Kabuklar tabak gorevini gorecekleri icin zedelenmesinler. Sonra cikardigimiz meyveler once catal ile ezilir ve diger malzemeler eklenir, karistirilir. Elde edilen karisim kabuki tabaklarin icinde servis edilir. Yalniz servisten hemen once yapilmasini oneriyorum, aksi takdirde avokadolar karariyor. Dolapta bekletmenizi onermem.
Sonuc
Herkesin sevmedigi ama sevenin de vazgecemedigi yemek oncesi aperatif, cok lezzetli ve hafif bence. Hatta benim de canim istedi, bu aksam yapayim :)
Yalancı Tavuk Göğsü
Daha önce sizlerle tavuk göğsü altında paylaştığım, tariflerden daha farklı. Hatta yağ unsurunu dikkate almazsanız, daha da lezzetli gelir bana. Arkadaşım Dilek'in sofralarında tadıp, çok da beğenmişimdir. Onun değimiyle, ateşten aldıktan sonra, on dakika kadar blender ile karıştırıyorsunuz, üzeri göz göz oluncaya kadar. Hakikaten kıvamı hem göze, hem damağa daha güzel geliyor.
Malzemeler
- 1 Lt süt
- 5 Yemek kaşığı toz şeker
- 3 Yemek kaşığı un
- 1/3 Paket margarin ( Ben daha az kullanıyorum)
- 1 Paket vanilya
- İri kıyılmış ceviz
- Tarçın ( Arzunuza göre sadede deneyebilirsiniz, çok lezzetli oluyor.)
- Tencerede margarini eritin ve unu ilave ederek biraz kavurun.
- Süt ve şeker karışımı ilave edin ve sürekli karıştırarak pişirin.
- Ateşten aldıktan sonra, vanilya ilave edin.
- 7-10 dk. arası blender ile karıştırın, üzeri göz göz olucaya kadar. Kabınıza boşaltın ve ılındıktan sonra buzdolabına kaldırın. (Küçük kare borcam ölçüye denk geliyor.)
- Sunumdan önce, üzerine ceviz ve tarçın serperek ikram edin. Afiyet olsun.

- 1/4 cup / 45gr / 1/4 su bardağı Toz Jelatin
- 1/4 cup /60ml / 1/4 su bardağı Su
- 3 cup / 660gr / 3 su bardağı Toz Şeker
- 2 cup / 500ml / 2 su bardağı Su (Ekstra)
- 3/4 cup / 110gr / 3/4 su bardağı Mısır Unu
- 2 tablespoon / 2 yemek kaşığı Glikoz
- Serpmek için Pudra Şekeri ve Buğday Nişastası
Hazırlık aşamasında toplam olarak 3 adet çelik tencereye ihtiyaç olacaktır. Sonunda hepsi bir tencerede birleşecektir. En büyük olanı sona saklayın;
- Toz jelatin ve 1/4 'lük suyu bir küçük kabın içinde yaklaşık 5 dakika beklettikten sonra, benmari usulü ocak üzerinde, toz jelatin eriyinceye kadar karıştırarak, kaynatmadan pişirin. Tam erime sağlandığında ocak üzerinden, tezgah üzerine alınır ve soğuması beklenir.
- İkinci tencereye toz şeker ve ekstra olarak belirtilmiş suyun 3/4 su bardaklık kısmı alınarak kısık ateşte, şeker eriyinceye kadar karıştırılarak pişirilir. Şeker taneleri kaybolduğunda karıştırma işlemine son verilir ve kaynamaya alınır. İlk kabarcıklar göründüğünde şeker termometresi ile ısı ölçülür. 116 dereceye ulaştığında 10 dakika daha kaynatılarak ocaktan alınır. Şeker termometreniz yoksa test amaçlı olarak metal bir kaşığı şurubun içine koyun. Bir anda beyaz baloncuklar oluşup, şurup kabarmaya başlayacaktır. Eski haline döner dönmez (saydam) 10 dakika olan süreyi başlatabilirsiniz. Süre sonunda şurup hazır olacaktır.
- Bu arada bahsettiğimiz 10 dakika kaynatma süresi içinde, diğer tarafta en büyük boy olan tencerenin içine kalan ekstra su ve mısır unu koyulur. Gene kısık ateşte muhallebi kıvamına gelinceye kadar karıştırılarak pişirilir. Koyu kıvamdaki mısır unu, tezgah üzerine alınır ve içine sıcak olan şurup ile diğer tarafta soğumuş ve sertleşmiş olan jelatin ile birlikte glikoz ilave edilerek, tam bir karışım oluncaya kadar çırpılır. Koyu olan mısır ununa şurubu azar azar ilave edin derim. Yoksa topaklanma meydana geliyor. Ve onları yoketmek için fazladan güç harcıyorsunuz.
- Hazırlanan lokum karışımın içine arzu ettiğiniz kuruyemişleri veya aromaları bu aşamada ilave edebilirsiniz. Fıstıklı olarak hazırlanan bu reçetede, yaklaşık 1/2 su bardağı kadar küçük olarak kırılmış Antep fıstıklarını 180derece yaklaşık 10 dakika kavurduktan sonra soğutularak bu harcın içine karıştırılmıştır.
- Kalıplanmaya hazır olan fıstıklı lokum için, seçilen kalıbın tabanı ve yanları streçfilm ile kaplanır. Bu şekilde sertleşen lokum kalıptan çok rahat çıkacaktır. Kalıplanma aşamasında dikkat edilmesi gereken nokta, kalıba döktükten sonra soğuma aşamasında bir çatal veya kaçık yardımı ile karıştırmak gerekiyor. Fıstıklar, lokum harcına göre farklı yoğunlukta olduğu bir süre sonra yüzeye çıkıyorlar. Bu karıştırma işlemi sayesinde fıstıkları lokum harcının derinliklerine göndermiş oluyorsunuz.
- Bir gece bekleyen fıstıklı lokum, tezgah üzerine serpilmiş ve 1:1 ölçüde olan pudra şekeri ve nişasta üzerine yatırılır. Aynı karışım üzerine serpildikten sonra keskin bir bıçak veya pizza rulosu ile istenilen büyüklükte kesilir. Hazırlanan lokum parçalarının her tarafına bu karışım gelecek şekilde tezgah üzerinde karıştırılır. Arzu edilirse bu aşamadan sonra etrafı eritilmiş kuvertür çikolata ile kaplanır. Servise hazırdır.
Bazen yazmakta zorlandığımda kaçış yollarına başvururum. Benim anlatacaklarımı yazan, farklı kalemlerden çıkmış yazıların arkasına sığınırım. Bütün annelerin, yeni anne olacakların ve anne olarak kabul edilen, benimsenen bütün kadınların anneler günü kutlu olsun derken, kaçışlara başvuruyorum; güzel ve gerçek bir yazıya yönlendirme yapıyorum. "Anneme..."
Güneşe gülümseyeceğimiz ve huzurla yanımızdakilere sarılacağımız bir haftasonu dileği ile...
Sevgiler ve saygılar
KAYNAK