Diyet tutkunu musunuz, bilinçsizce yiyenlerden mi? Yoksa arkadaş ısrarına hayır diyemeyenlerden mi? Sizi yemeye iten ne? Gerçekten aç mısınız yoksa obur mu? İşte yeme karakteriniz ve savunma önerileri…

Yemek yemek temelde fizyolojik bir gereksinim olsa da, pek çok içsel ve çevresel faktörden etkileniriz. Diyetisyen Berrin Yiğit, ruh halinin beslenmeye olan etkilerini ve neler yapılması gerektiğini yazdı.

İşsiz kalmak, boşanmak, sevgiliden ayrılmak, sağlık problemleri, stres veya yaşamı rutininden çıkaran tatsız bir olay aşırı yemeye sebep olabilir. Peki, bu neden kaynaklanıyor? Örneğin hepimiz en ufak bir moral bozukluğunda çikolataya başvururuz. Çünkü çikolata gibi tatlı gıdalar, moral ve tatmin duygusunu artıran hormonların salgılanmasını sağlıyor. Hatta bu tür gıdalar uzun vadede duygusal bağımlılık etkisi yaratıyor. Bu ödüllendirici etki bilinçaltına bu şekilde kaydedilip, daha sonra karşılaştığımız her olumsuz durumda geri çağrılıyor.

Öte yandan gıdalar bazen bizi strese sokan düşüncelerden uzaklaştırıp, anlık rahatlatıcı oyalamalara sebep olabilir. Belirli bir gıdayı yerken dünyadan soyutlanabilir, geçici bir rahatlama yaşayabiliriz. Peki, ya yemek bitince ne hissedeceğiz? Tabii ki bu şekilde fazla kalorilerin verdiği suçluluk duygusuyla listemize bir problem daha eklenir!

BİLİNÇSİZCE YİYENLER
Bu kişiler çoğu zaman aç oldukları için değil yemek gözlerinin önünde olduğu için yerler.

Bilinçsizce yiyenler grubuna girenler yemek masasında önlerine konan her şeyi yiyebilirler. Aç ya da tok olduklarını düşünmezler. Diyet yaparken kısa bir süre için son derece disiplinli olabilirler ama sonra unutup normal beslenme düzenlerine devam ederler.

Kurtarıcı yollar: Sadece yemeye odaklanın.
Yemek yerken televizyon izlemek, bilgisayarda çalışmak, gazete okumak gibi kafanızı dağıtacak aktivitelerden uzak durun. Stresli sohbetlerden kaçının. Masada iş konuşmayın, yemeğe olan konsantrasyonunuzu dağıtacak derin konulara girmeyin. Tabağınıza yemeniz gereken ideal miktarı alın. Sofrada ekstra yemek bulunmamasına gayret edin. Yemeğe sağlıklı, düşük kalorili aynı zamanda besleyici ve doyurucu olan sebze çorbasıyla başlamaya çalısın, sonra salata alın. En son ana yemeğe geçin. Yemek bitiminde masayı hemen terk edin. Fazladan kaldığınız her dakika atıştırma riskiniz olabilir. Yemek sonrası sindirime yardımcı bitki çayları tüketerek iştahınızı yönetmeye çalışın. Kendinize yemek dışında oyalayıcı uğraşlar bulun. Mutfağa girmemeye gayret edin. Mutfak tezgahlarında yemek veya hamur işi gıdalar bulundurmayın. Bunun yerine meyve dilimleri veya şekersiz limonata dolu bir sürahi hazırlayın.

DİYET TUTKUNLARI
İhtiyaçları olmasa da diyet yapmayı severler. Yeme kültürleri diyet üzerine kuruludur, hayat boyu diyettedirler.

Diyet tutkunları çok kez kilo vermeyi denerler, neredeyse bilinen tüm diyetleri yaparlar ama buna rağmen zayıflamayı bir türlü başaramazlar. Diyetleri sonucunda çoğunlukla hedefledikleri kiloyu veremezler. Çünkü uygulaması çok zor diyetler tercih etmişlerdir ya da kalori saymaya, sürekli hesap kitap yapmaya fazlaca odaklanmışlardır. Sonuçda bu tarz acımasız diyetlere kısa bir süre devam edebilirler. Kısa sürede aşırı yeme atakları yaşamaya başlarlar. Bu da diyet yaptıkları süre içinde daha fazla kilo almalarına sebep olur.

Kurtarıcı yollar: Diyete değil, sağlıklı beslenmeye odaklanın.
İdeal kilonuza ulaşmak için mucizevi şeyler yapmak zorunda değilsiniz. Başarılı kilo kaybı için öncelikle porsiyon kontrolü yapmanız gerekiyor. Program süresince kendinize yasaklar koymak yerine kontrollü olmalı ve hayat boyu sürdürülebilecek, kolayca uygulanabilir diyet mönülerini tercih etmelisiniz. Arkadaş ortamlarında diyet sohbetlerine katılmayın; başkasının diyetlerini uygulamaya meyilli olabilirsiniz, aman dikkat! Konuyla ilgili televizyon programlarında, gazete ve dergilerdeki diyet haberleriyle ilgilenmeyin. Mucizevi vaatler sunan ürün ya da uygulamalara kulak vermeyin. Çünkü zayıf bir anınızda bütçenizi, daha da kötüsü sağlığınızı tehlikeye atabilirsiniz. Yapmanız gereken; size özel, diyetisyen kontrolünde hazırlanan programları takip etmektir.

YEMEĞİ ÖDÜL OLARAK GÖRENLER
Yaşam felsefeleri “İyi günde, kötü günde en iyi dostum yemek” olduğundan en riskli gruba girerler.

Yemeğin ceza veya ödül olarak kullanıldığı, çoğu zaman stresli, üzgün, sinirli, yorgun veya sıkılmış ruh hallerinin sebep olduğu bilinçsiz yeme durumudur. Bilimsel araştırmalar aşırı yemek yemenin yüzde 75 oranında duygusal sebeplerden kaynaklandığını gösteriyor. Özetle duygusal yemek yiyenler grubuna girenler; fizyolojik değil, psikolojik gereklerden ötürü yemek yerler. Duyguları bastırmak amacıyla yenildiği takdirde kilolar kısa sürede kontrol edilemez hale gelir. Dönem dönem herkes duygusal sebeplerden ötürü yemek yer, ancak bu alışkanlık haline gelirse sorun olabilir. Çünkü bu gruba girenler sorunlarını çözerek değil, yemek yiyerek gidermeye başlarlar. Bu da giderek gerçek açlıkla sahte açlığı karıştırmaya neden olur. Karşılarına çıkan her zorlukta yiyeceklere saldırmaya başlarlar. Özellikle keyif veren abur cubur yiyeceklere yönelirler.

Kurtarıcı yollar: Hedef, gerçek açlık durumlarında yemeyi öğrenmektir.
Aşağıda “Sizi yemeye iten ne?” başlıklı bölümdeki soruları kendinize sorarak açlığınızın psikolojik olup olmadığını sorgulayın. >>>>>>

KULAKTAN DOLMA BİLGİLERLE BESLENENLER
Sözde çok sağlıklı beslenen, diyetle ilgili bilgilere yanlış kaynaklardan ulaşarak hatalı beslenen kişilerdir.

Genelde arkadaş ortamlarındaki sohbetlerden, internet ve televizyon gibi her türlü kanaldan ulaştıkları bilgileri körü körüne kabul ederler. Sağlıklı beslenmek için duydukları her faydalı gıdayı o dönemde yoğunlukla yemeye gayret edip, ünlülerin özel sırlarını korkusuzca denerler.

Kurtarıcı yollar: Hemen sizi kontrol altında tutacak, rahat iletişim kurabildiğiniz bir diyet uzmanı ile görüşmeye başlayın.
Sizin için en doğru mönüyü planlayacak. Sorularınıza yanıt verecek kişi diyetisyeninizdir. Beslenme ile ilgili uzman kişilerce yazılmış kitapları, kaynak belirtilmiş yazıları, güvenilir internet sitelerini de ziyaret edebilirsiniz. Kulaktan dolma bilgilerle diyet yapmayı denemeyin. Çünkü bu diyetler size özel değerler incelenerek hazılanmazsa uzun vadede zararlı olabilir. Bu şekilde verdiğiniz kiloları hızla geri alırsınız.

ARKADAŞ ISRARINA HAYIR DİYEMEYENLER
“Yarın diyete başlarsın, bizi mi kıracaksın!” gibi ısrarlara hayır diyemeyenler.

Bu tiplerin yeme alışkanlıkları mekana ve olaylara bağlı olarak değişir. Yemeğe “Hayır” diyemez.

Kurtarıcı yollar: Yemek yemek, elbette bir zevktir; ancak sadece keyif olarak görülmemeli. Doğru olan, lezzetten vazgeçmeden sağlıklı beslenmeye odaklanmaktır. Bunun için restorana gitmeden önce neler yiyeceğinizi planlamaya çalışın. Arkadaşlarınızın ısrarlarına kesin hir dille hayır demeyi öğrenin. Beslenme konusunda bilinçli olmak hata yapma riskinizi azaltır.


SİZİ YEMEYE İTEN NE?
Aşağıdaki durumların çoğunda yemek yeme eğilimindeyseniz acıkmadan yemek yiyenlerdensiniz:
1- Arkadaşlarınızla restoranda oturuyorsunuz. Arkadaşınızın sipariş ettiği kocaman pizza aklınızı başınızdan alıyor.
2- Saat 12:00 oldu. Öğle yemeği zamanı geldi.
3- Sinemadasınız, etrafı saran patlamış mısır kokusu sizi çok etkiliyor.
4- İş sonrası yorgun argın eve döndünüz, karnınız tok ama enerjiniz yerlerde sürünüyor.
5- Televizyon karşısındasınız, yapacak başka işiniz yok.
6- Evden çıkmadan önce kahvaltı yaptınız ama ofisteki mis gibi poğaça kokularına duyarsız kalamıyorsunuz.
7- Streslisiniz.
8- İnternette sörf yapıyorsunuz, kışkırtıcı yemek ilanlarına bakıyorsunuz.
9- Trafikte kaldınız.
10- Patron ya da iş arkadaşınız canınızı sıktı.
11- Doğum günü, yıldönümü gibi özel bir gününüz. Belki de adet dönemindesiniz.

0 YORUM: